Avrupa’nın en önemli deprem bölgelerinden biri olan Türkiye’de 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde yaklaşık 8 saat arayla iki büyük deprem (Mw:7.7 and 7.6) meydana gelmiştir. Güney Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan Kahramanmaraş ili ve çevresindeki 10 adet ilin etkilendiği depremde yaklaşık 50 bin insan ölmüş ve yaklaşık 250 bin yaralı tedavi edilmektedir. Art arda meydana gelen bu büyük depremlerde hem merkez üssünde hem de çevre illerdeki yapılar üzerinde yıkıcı etkisinin olduğu görülmüştür. Bu etkinin sebebi incelendiğinde bölgenin yapı stoğunun eski olmasının yanında yüzeyde oluşan ve yapıların maruz kaldığı pik yer ivmesi (PGA) değerlerinin de etkisi olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle yapı tasarımlarında yapıların zemin kaynaklı maruz kalacağı risklerin belirlenmesi ve zemin profilinin tanımlanarak gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Üniversitemiz Sivrihisar Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü Öğr.Gör.Dr. Ersin Güler’in Engineering Science and Technology, an International Journal dergisinde yayınlanan “Non-linear site response and liquefaction analysis of soil site in Kahramanmaras during the Mw 7.7 and Mw 7.6 Turkey earthquakes” başlıklı makalesi deprem etkisiyle zemin büyütmesi, zemin sıvılaşması problemlerinin incelenmesi gerektiğini ve yapı tasarımlarında bu analizlerin sahaya özgü yapılmasının önemli olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda Kahramanmaraş ilinde yer alan toplam 6 adet sondaj noktası incelenmiştir. Belirlenen noktalarda yapılan risk analizlerinde zemin büyütmesi ve sıvılaşma potansiyeli belirlenmiştir. Deprem bölgesinden elde edilen bu sondaj verileri ile analizler gerçekleştirilmiştir. Analizlerde 11 adet Pazarcık depremine ait en yakın istasyonlardan ivme kayıtları, 11 adet Elbistan depremine ait en yakın istasyonlardan ivme kayıtları ile bölgenin depremsellik özelliklerini yansıtan ve seçilen 11 adet deprem ivme kayıtları olmak üzere 33 adet deprem ivme kaydı kullanılmıştır. Yapılan analizlerde Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ile sonuçlar karşılaştırılması sonucunda “Zemin yapısı sebebiyle yapılarda beklenenden daha fazla hasarlar oluştuğunu ve bunların azaltılması için bu çalışma gerekli önlemleri geliştirmemize yardımcı olacaktır.” ifadesine yer verilmiştir. Çalışmada sahaya özel analizler yapılarak hem zemin büyütmesi hem de sıvılaşma potansiyel risk analizleri yapılmıştır. Ayrıca TBDY 2018’in bölgeye önerdiği spektral ivme değerleri ile karşılaştırmalar yapılmış ve öneriler sunulmuştur.
Yapılan araştırmada, zemin yapısının sahaya özel incelenmesinin gerektiği ve zemin büyütmesi, zemin sıvılaşması üzerine noktasal önlemlerin alınması gerektiği belirlenmiştir. Makalede belirtildiği üzere zemin yapısının deprem ivme değerlerini çok etkilediği ve anakayadan yüzeye ulaşan ivme değerlerinde yakın yerler arasında bile büyük farklılıklar meydana gelebilmektedir.
Makaleye erişim: https://doi.org/10.1016/j.jestch.2024.101751